Empresyonizm (İzlenimcilik)

19. yüzyılda Fransa'da ortaya çıkmış ve bütün sanat dallarını etkilemiş bir akımdır. Başka bir dil ile, doğadaki dış unsurların kişinin kendi içerisinde birtakım izlenim, duygusal iz bırakmasını savunan sanat ve edebiyat akımıdır. Bu akım içerisinde yer alan sanatçılar, doğayı, çevreyi olduğu gibi değil, dış unsurların görünüşünü değiştirmeden, kendi izlenimleri yardımı ile tasarladıkları şekilde resme yansıtmışlardır. Resimde izlenimcilik, özellikle ışık ve renkten kaynaklanan görsel izlenimlerin tanımlanmasına adanmış olduğu söylenebilir. Bu akımı takip edenler tarafından, resmedilen nesne veya olaydan çok günün belirli bir zamanı, belirli bir ışıkta sanatçı üzerindeki izlenimlere önem verilmekte, akımın öncüleri Claude Monet ve Camille Pissarro olarak kabul edilmektedir. Onlara göre sanatçı doğrudan doğruya, gerçeği değil de gördüklerinin kendisinde uyandırdığı duygu ve düşünceleri esas almış ayrıca varlığın gerçekçiliği ve nesnelliği ikinci plana atılarak, kişisel yorum ön plana çıkarılmıştır. İzlenimcilikte, yorumlar ve izlenimler, sanatçıdan sanatçıya değişeceği ve her sanatçı, eserinde kendinde oluşan duyguyu ve izlenimi anlatacağı için, meydana getirilen edebî eser, yazarın veya şairin kişiliğine dair izler taşıyacaktır. Bu akım Sembolizmin bir aşaması olarak kabul edilebilir. Zira temsilcileri arasında sembolizmin önemli temsilcileri de yer almış ve bu akımın etkilerini taşıyan eserler vermişlerdir. Monet İzlenimciliğin özellikleri *Dış aleme, ondaki varlıklara ve nesnelere karşı ilgisizdirler. *Edebiyatta, resimde, müzikte okuyucunun, seyircinin, dinleyicinin eserle karşı karşıya gelir gelmez edineceği izlenim bu akımın tatlı, yumuşak, kucaklayıcı, canlı teması olmuştur. *Empresyonist sanatçının anlattığı dış dünya değil, dış dünyadaki varlıkların hayâle bürünmüş izlenimleridir. *Empresyonistler, etkici ve duygucudurlar. Zaten empresyon, etki - duygu anlamındadır. *Empresyonizm, esas olarak ve her şeyden önce özgürlüğün simgesidir, sembolüdür. *Hayale ve soyut betimlemelere yer verilmiştir. *Her şey sanatçının duyumuna bağlı olarak anlatılır. *Objenin kişi üzerindeki izlenimleri önemli olduğu için realizmin karşıtıdır. *Sanatçılar eserlerinde kendi iç dünyalarını dile getirmişlerdir.